5 Şubat 2010 Cuma

bugünkü mail...

Bugün bir mail aldım arkadaşımdan..Başlığı "hayat bir çocuğa nasıl öğretilir" .. Bunu hemen çocuğu olan arkadaşlarıma forward ettim.. Ettim çünkü okurken acaba kaç tanesini yapabiliriz diye de düşündüm! Onlarda düşünsün diye attım.. neyi doğru neyi yanlış yapıyoruz..

Mesela, "ağlamayı öğret" diyor..bizimki zaten her dakika ağlıyor ama ilerde nolur bilemem..

"kıskanmamayı öğret" diyor.. bugüne kadar ben bunu başardım ama ilerde nolur bilemem..

"herşeyin tükeneceğini öğret" evet ama bunu biz anlayamadık ki.. vee daha yapmak isteyipte yapamadığımız bir sürü şey.. ammaaa kendime söz veriyorum.. bir çoğunu Ela'ya öğreteceğim..

Fazlasıyla tüketim toplumu olduk.. Biraz üretim yapmasını öğrensin.
Mesela bu yuvadaki sanat öğretmeni "Şükran" bize, evdeki atık malzemeleri, atmamamızı ..okula göndermemizi istedi.. onları yeniden değerlendiriyorlar. Her hafta Ela ile birlikte toparlıyoruz, ve o yuvaya götürüyor :)

bunlar: ayakkabı kutuları.. süt kutuları, tuvalet kağıdı rulosu, evde işe yaramayan her türlü eşya.. bozulmuş makineler.. eski dergiler vss vss..

Bunlardan neler yapılabildiğini görünce daha da şaşırıyorsun..

Atık malzeme kültürümüze yerleşti.. artık hiçbir şeyi atmıyoruz.. ev, çöp ev olmadan, yuvaya yolluyoruz :)

Gelelim maile, aslında adam gibi adam yetiştirmek adına, yapmaya çalıştıklarımızı yazmış mailde.. mesela yuva..yuvaya gidiyorlar çünkü sıra beklemesini, herkesle beraber yemek yemeği..yemek yerken konuşmamayı ( tabii konuşa konuşa öğreniyor), topluca oyun oynamayı..vs vss.. oyun oynarken hayatı öğreniyorlar..

Oyun aslında çok önemli !! ama oyun için oyuncak o kadar önemli değil.. kendi oyuncağımızı kendimiz yaptığımızda.. veya eline basit bir kova veya leğen verdiğimizde daha fazla ilgilendiğini görüyoruz.. aslında bu oyuncak alma merakı.. bizim merakımız galiba!
benim yoktu..onun olsun diye..yani benim öyle azından!

bizim çocuklar dışarda oynamak nedir, ip atlamak nedir bilmiyorlar! belki de onlara bunları öğretmeliyiz. Tabiki oyuncak almalıyız ama bence biraz sınır koyarak.. tabii ne kadar olabiliyorsa..

Çalışan anneler için bunu yapmak biraz daha zor olabilir ama birlikte kaliteli vakit geçirmek etkinlikle güzel oluyor.

Etkinlik ona bir oyuncak yapmak olabilir.. mesela geçenlerde bir kitapta gördüm.. evde kullanılmayan ayakkabı kutularından tren yapmışlar.. iplerle birbirine bağlamışlar.. istersen üzerini boya.. süper bişey olmuş.. veya hafıza kartları şimdi Ela'nın yaşı için uygun ama dışarıdan hazır olanı değil evde yapılanı kendi yaptığı daha makul olur diye düşünüyorum.. Psikologlar bile böyle olduğunu düşünüyor..

Bir mailden çıkarak nerelere geldik.. Maili ilerde unutmamak için tekrar tekrar bakmak için buraya ekliyorum..veee lafı fazla uzatmadan burada kesiyorum..

Bugünkü mail:

  • HAYAT BİR ÇOCUĞA NASIL ANLATILMALI?

    · Yapabiliyorsan gözyaşlarını tutmamasını öğret, acı çekmeden olgunlaşamayacağını...
    · Kıskanmamayı öğret ona, arkadaşının başarısından mutlu olmayı, birlikte sevinçleri paylaşmayı, içinden 'neden ben değil de o?' demeden...
    · Kazanmaktan mutluluk duyup içine sindirmeyi, ama aynı zamanda kaybetmeyi öğrenmesini. Çünkü bir adım sonrasında görünüşte galip olanları gösterecek hayat ona.
    · Her şeyin bir sonu olduğunu öğret. Sahip olduğu bütün değerlerin bir gün keyif vermeyebileceğini, kazanılan ve harcananın bir sonu olduğunu,
    · Gidilen yerlerin zamanla bıkkınlık verebileceğini, her şeyi tüketebileceğini
    · tüketemeyeceği tek şeyin bilgi olduğunu öğret.
    · Kitaplardan keyif almasını,
    · Ders çalışmak istemiyorsa zorlanmamasını , ama
    · okumayı sevmesini öğret ona.
    · Elbet er ya da geç alacaksın biliyorum, ama mümkün olduğunca geç al ona bilgisayarı.
    · Ona kendisi ile kalacağı sakin zamanlar ver,
    · sıkılmayı öğret ona, sıkılıp ta kendini yönlendirmeyi bulmasını.
    · Doğaya götür onu, hayvanlardan korkmaması gerektiğini öğret. Arıların bizi sokmasından çok, nasıl bal yaptığını anlat.
    · Doğanın kendi içindeki gizemini bulmasına yardımcı ol,
    · yağmurdan sonraki toprak kokusundan keyif almasını sağla.
    · Soğuk kış gecesinde ateş yakmayı öğret, belki büyüdüğünde bir gece sevgilisine
    · ateş yakar ve belki binlerce yıldızın altında birbirlerine sarılırlar, bunu öğretmemiş diğer sevgililerin aksine...
    · Şartlar çok zor olsa da yalan söylememesi gerektiğini öğret ona.
    · Kazandığı elli milyonun piyangodan çıkan beş yüz milyardan çok daha keyifli olduğunu öğret.
    · Alın terine saygıyı öğret ona.
    · Aşk acısı çekmenin hiç âşık olmamaktan daha güzel bir duygu olduğunu öğret.
    · Kendi doğruları üzerinden kimsenin onu yargılamasına izin vermemesi gerektiğini öğret, başkalarını da kendi doğruları üzerinden yargılamamayı.
    · Bunun başkalarını dinlememek olduğunu değil, söylenenleri kendi eleğinden geçirmesi gerektiğiniöğret.
    · Kendi fikirlerine inanmanın güzelliklerini anlat.
    · Hayatı sorgulamayı öğret ona...
    · Bilginin en büyük güç olduğunu öğret.
    · Yapabilirse bunu en büyük fiyata satmasını, ama kalbini ve ruhunu kendisine saklaması gerektiğini öğret.
    ·
    Haklı olduğu konuda sonuna kadar diretmesini öğret ve haklıyken dik durmasını.
    · Günün birinde yaptıkları değil yapmadıkları için pişmanlık duyabileceğini öğret.
    ·
    Basit yaşaması gerektiğini öğret ona, çay içmekten keyif almayı...
    · "
    İstemiyorum" "hayır" demeyi öğret ona, istediğinde ise
    · "
    istiyorum" demeyi, Sevdiğinde ise "seni seviyorum" diyebilmeyi öğret ona.
    · Bir kot pantolon ve tişörtle üniversiteyi bitirmeyi öğret ona. Temiz kokmasını...
    · Sorgusuz sevmeyi... El yazısı ile notlar yazmayı... Lafı dolandırmamayı ...
    · Sevdiklerinin hiçbir zaman çantada keklik olmadığını,dostluğa yatırım yapması gerektiğini, kıymetini bilmeyenlerden uzaklaşmasını öğret ona.
    · Müziği sevmesini, sporla barışık yaşamasını,
    ·
    İşlerin hiçbir zaman bitmediğini söyle ona, en yoğun zamanda bile kendine vakit ayırması gerektiğini öğret...
    · Ama en çok da kendini sevmesini öğret... Kendini sevmezse kimsenin onu sevmeyeceğini.
    · Kendine çiçek almazsa kimseden çiçek beklememesi gerektiğini..
    · Kendine özenli yemekler yapıp sofralar kurmazsa kimsenin onun için yemek hazırlamayacağını...
    · Hayatta her şeyden çok kendisinin önemli olduğunu öğret ona...


31 Ocak 2010 Pazar

bir şubat ikibinaltı..






çarşamba..tıpkı bugünkü gibi güneşliydi hava.. sabah erkenden hazırlanıp jinemed'e gittik..


kayıt vs..olduktan sonra odamıza aldılar bizi..doğum için hazırlık vs..sonra doğumhaneye..doğumhanede hatırladığım en son şey doktorumun bana


biraz sonra uyuyacaksın demesiydi. vee hatırlamadığım bir sürü rüya sonrası uyanma..
geçmiş olsun diyen bir adam tepemde.. ona ilk ela'yı sordum.. elleri, kolları, parmakları tam mı.. bir problem var mı diye.. anne olmuştum.. farklı bişey bu.. hem sana ait, hem değil!

İşte tam dört sene önce bunları yaşadım..iyiki doğurmuşum..iyiki doğmuşsun kızım..seni o kadar çok seviyorum ki.

Eveet Ela bugün tam dört yaşında.. nice yaşlarını, sağlıkla görürüm inşallah..










Ela'ya : bitanem, bazen sana kızsamda, bağırsamda bazen istediğini yapmasamda..hatta ne yaparsam napayım..sen doğru bulmasanda..senin iyiliğin için..unutma..

annemin bana her zaman söylediği bir laf var.."anne olunca anlarsın" derdi..o zamanlar, benim bir kulağımdan girer, diğerinden çıkardı.. şimdi anlıyorum ki, çoookk haklıymışş :)


seni seviyorum.. her ne olursa olsun yanında olacağımı unutma.